Evimizin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldiğimden sonra yavaş, yavaş ayaklanıp, dillenip artık etrafımı tanımaya başlamıştım. Bir kardeşim daha oldu. Annem beni ‘’onu derede bulduk.’’ diye inandırdı. Ardından hemen sorum geldi, ‘’Ya ben?’’ ‘’Seni de leylekler getirdi oğlum.’’ Dedi. Neden aldatıldım? Neden kandırıldım?
Yavaş yavaş büyümeye başlamıştım. Hayvan otlatırken önümde bir kuş gördüm. Yerde ölü gibi yatıyordu. Tam ellerimi uzattım, yakalamak üzereyken uçuverdi. Babama sordum, ‘’Ölü gibiydi, neden birden uçtu?’’dedim. Babam,’’ Ona çoban aldatan kuşu derler, o hep öyle yapar .’’ dedi. Neden beni aldattığını düşündüm, haklıydı yaşamak için canını kurtaracaktı.
Bir gün palazları peşinde bir keklikle karşılaştım Yine. Ormanda. Keklik beni görünce kanadı kırık gibi uçamaz taklidi yapıp yerde çabalıyordu ve hafif, hafif benden uzaklaşmaya çalışıyordu. Aynı anda da acı sesler çıkarıyordu. Palazları bıraktım, yakalamak için kekliğin peşine düştüm. Tam yakalayacakken keklik birden uçuverdi, gitti. Döndüğümde palazlar da çoktan saklanmıştı. Keklik beni niye kandırdı, niye aldattı diye düşündüğümde tabii ki yavrularını kurtarmak içindi.
Bir gün yine ormanda avlanırken bir tilki gördüm. Omuzumdaki tüfeği doğrultup ona doğru sıktım. Tilki birden kendini yere attı. Vuramadığımı yüzde yüz tahmin etmişken, nasıl da vurdum diye düşünmeye başladım. Tilkinin yanına vardım, ölü gibi yatıyordu. Ayağından asıldım sanki yok olmuştu. Ölmüş dedim, geriye doğru döndüm. Tam dalmışken birden kalkıp fırladı kaçtı. Büyüklerim buna da ’’Çakal öldüye yatmak.’’ denir dediler. Tilki, beni kandırmış, aldatmış ve canını kurtarıp gitmişti.
Aldatılmak veya kandırılmak bir çocuk için normal olmasa da, büyükler hep bunu bizlere yaptı. Mesela uyumadığım zaman annem,’’ Yat uyu. Şimdi Farkıt ocaklıktan torbasını sarkıtır, içine koyarım gidersin.’’ Derdi. Ninem,’’ Yapma oğlum, uslu dur. Allah başına taş vurur.’’ Derdi. Korkardım, gökyüzüne doğru bakardım. Bazen de birisi şeker verecekmiş gibi elini cebine sokar, sonra çıkarır avucu yumuk ‘’aç, aç elini.’’ Derdi. Sonra da elinde hiçbir şey olmadığını görünce aldatıldığımın ve kandırıldığımın farkına varırdım.
Bukalemun da canını kurtarmak için renk aldatmacasına girer, bulunduğu yerin rengini alarak araziye uyar, bizlere görünmez kandırırdı. Hatta, gözleri görmeyen Koçmar koku duyularıyla etrafını anlamak istediğinde,başını sallamak isterken, büyüklerimiz ‘’Bu Allah’a sövüyor.’’ Derdi,biz de aldanır hayvancağızı her gördüğümüz yerde taşlar öldürürdük.
Oltaya yem takıp balığı yakalamak için aldatmadık mı? Kapana solucan koyup kuşu yakalamak için aldatmadık mı? Hatta kurnaz tilki, karganın ağzındaki peyniri almak için ona güzellik adına methiyeler düzüp ağzını açtırıp, peyniri kapmak için onu aldatmadı mı? Hep aldatıldık, hep kandırıldık. Kimisi canı pahasına, kimisi boğazı pahasına, kimisi kesesi uğruna,bizleri aldattı, aldattı, aldattı ve kandırdı.
Gözlerinin güzel bakışlarıyla karşısındakini aldatan olmadı mı sanki. Bir tebessümle, bir gülüşle, bir kahkaha ile birisi, bir diğerini aldatmadı mı sanki. Dost görünüp düşman çıktı. Sevgi dolu göründü, boş çıktı. Vaat etti yalan çıktı. Önce gösterip, biraz sonra boş boğazlık arasında kaybedip aldatmaca oynamadı mı? Bul karayı, al parayı derken hangimiz sanki aldanmadık. Ekonomi düzelecek, zengin olacağız diye hep hayal kurup iş sahibi olma ümidiyle kimler, kimimizi aldatmadı ki. Siyasi olarak gönül verdiğimiz gönüldaşlarımız hayallerimizle oynayıp, bizi aldatmadılar mı , kandırmadılar mı ki.
Hangimiz elimizdeki protein dolu yumurtayı, iki kuruşluk şekere değişip, şekerin tadına aldanmadık mı?Ağzımıza bir parmak bal çalanlar, bugün bizi halen aldatmaya devam ediyorlar. Neymiş de elektirik kayıp kaçakmış. Yani başkasının kullandığı ve tahsil edemedikleri elektrik paralarını bizden alıyorlar. Ne kayıbı, ne kaçağı. Bal gibi de gasp. Ellerin gücünü kullanarak bedavadan kullandığı elektriğe kayıp kaçak gibi bir safsata uydurup ve bunu da kanunlaştırıp aldatılmaya devam ediyoruz. Hele banka reklamları.Faizler. Bu ömür boyu devam eden aldatmacalar içinde tıpkı aldanan bir sevgilinin, bir diğerine dediği
‘’Sen de git sevme unut/
Kimler unutmadı ki.’’
Yerine, biz de
‘’Sen de git,sen gel
/Kimler aldatmadı ki.’’
Diye yakaralım m avazımız çıktığı kadar her yere.