Bazen belirli gün ve haftalar adı altında özel kutlamalar yaparız. Bunlardan biri de 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’dür. 4 Ekim’de yetkililer ve etkililer gerek basın yayında gerek sosyal medyada hayvanları sevmemiz için öyle öğütler yaptılar ki sanırsınız her biri hayvan terbiyecisi , her biri hayvan sevdalısı.
Bu nasihatler hayvanlarla ilgili övgüler yapılırken kime tavsiye ediliyor. Toptan Türk Milletine. Oysa bu milletin 6 bin yıllık tarihi hayvanlarla iç içedir. Bu millet hayvanına daha güzel iklim, daha güzel yaylak, daha güzel kışlak , daha çok su , daha güzel otlak bulabilmek için oradan oraya göçmüş durmuştur. Türk Milleti hayvanları kendi hayatına göre değil, hayvanların yaşam hayatına göre ayarlamıştır.
Tarihte atı ilk evcilleştiren Türklerdir. ” At sahibine göre kışner.” Bu söz at ile sahibi arasındaki sıkı ilişkiyi ve sıkı bağı anlatır.
Daha sonra bu evcilleştirmeler devam etmiştir. Zaten okuduğumuz dini kaynaklara göre, Allah Adem ile Havva’dan sonra yarattığı ilk iki hayvan yılan ve kedidir. Yani insanlığın ve Türklerin varoluşundan bu yana Türk soyundan olan herkes hayvanlarla iç içedir.
Bir Yörük köyüne gidip, hayvanları seviyor musunuz, hayvanlara işkence etmeyin, hayvanları koruyun demek zaten abesle iştigaldir. Çünkü o köy halkı hayatını ve geçimini hayvanlarla özdeşleştirmiştir. Evini yaparken mutlaka hayvanlarının barınacağı ahırı ve ağılı da evinin altına veya yanına konduruvermiştir.
Bir Yörük atı ile arkadaş gibidir. Bir çoban sürüsü ile kavalı ile, öyle bir hayat çizer ki hem kendini hem de kavalını koyunlarına, keçilerine sevdirir. Bir köpek çobanla öyle arkadaştır ki onun her türlü sesinden çıkardığı yorumu anlar. Onu korur, çoban öndeyse sürünün arkasında kalır. Çoban arkadaysa sürünün önünde gider. Arada bir de sürünün etrafını bir daire çizerek dönüverir.
Yörük köyü saatini horoz göre ayarlar. İlk horoza öttüğünde kalkar ve o günün işine hazırlık yapar. Ahırdaki eşeğin anırmasından susuz mu, aç mı anlar. Bir Yörük kadını koyunuyla, kuzusuyla, keçisiyle, ineğiyle öyle arkadaş olur ki, bu kadın hayvanın sütünü sağmak için onu tuttuğunda sanki görevi gibiymiş gibi keçi, koyun ve inek sütünü salıverir. Şimdi bu insanlara 4 Ekim Hayvanlar Günü, hayvanlar bize faydalıdır onları koruyalım demek yerine, hayvanların ne işe yaradığını bilmeyen veya özünde hayvan sevgisi bulunmayan kişileri uyarmak ve eğitmek gerekir.
Ben çocukluğumda köyde başıboş köpek, başıboş kedi görmezdim. Oralarda onların insanlarla iş bölümü yaptığını görür, keyiflenirdim. Meğerse başıboş kedi, başıboş köpek insanlar uygarlaştıkça ve şehirleştikçe oluyor.
Şimdi şunu yapabiliriz. Başıboş hayvanlarla görevli devlet kurumu, tıpkı insanlara kimlik çıkardığı gibi bir kimlik yapıp o kurumun bünyesinde de bu hayvanların fotoğrafı ile birlikte arşiv oluşturmalı. Kaç kedi boş geziyor, nerede nasıl besleniyor arşivlenmeli ki bunlar kontrol altına alınabilsin