Dört bin yıllık Türk tarihinde kurulan Türk Devletleri’nin her birinin birer baş şehri olmuştur. Mesela, Gök Türklerin baş şehri Ötüken, tarihin altın çağı içinde yerini alır. Büyük Selçuklu’nun baş şehri Rey olarak bilinen bir şehirdir. Türklerin Anadolu’ya gelişinden itibaren kurulan ve sonra dağılan Büyük Selçuklu’nun Anadolu’daki devamı Anadolu Selçukluları’dır. Anadolu Selçuklularının baş şehri ise Konya’dır. Söğüt’te yükselen Osmanlı beyliliğinin genişlemesi ile Bursa’nın fethi sonucunda Bursa, Osmanlı’nın başkenti oldu. Osmanlı’nın Avrupa’ya doğru genişleyip biraz daha büyümesi ile başkentlik Edirne’ye geçti. 1453’te İstanbul’un fethi ile İstanbul, Kurtuluş Savaşı’na kadar Osmanlı’ya başkentlik yaptı. Sevr Antlaşması’ndan sonra Anadolu’nun paylaşılması ve işgal devletlerinin Osmanlı topraklarını gasp etmeye çalışması sonucunda başkent İstanbul’daki padişahların teslimiyet kararı vermesi ve ordunun da lağvedilmesi sonucunda yeni bir ordu kurulması için Atatürk’ün Anadolu’ya geçişi İstanbul’un fiilen başkentlik yapamaması durumunu ortaya çıkarttı. Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas ve devamında 27 Aralık 1919 ile 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile birlikte fiilen Türkiye’nin idaresi Ankara’dan yapılmaya başlandı. Kurtuluş Savaşı bitti, Ankara’da çalışmalarına devam eden Meclis, birçok kanunu çıkarırken 29 Ekim 1923 günü de Cumhuriyeti ilan etmeden 16 gün önce 13 Ekim 1923 günü İsmet İnönü’nün hazırladığı teklifle Ankara başşehir olarak kabul edildi. Kurtuluş Savaşı’nda Ankara ile ilgili söylenmiş marşlar ve ağıtlar çoktur; Cumhuriyet dönemi öğrencilerinin hepsinin bildiği bir marştır bu.
Ankara’nın taşına bak, bu
Gözlerimin yaşına bak
Düşman bizi esir alacak
Şu feleğin işine bak
Ankara’nın taşları, yolu
Sağı solu asker dolu
Yetiş Kemal Paşa kolu,
Kan ağlıyor Anadolu.
Bilmem doğru bilmem yanlış, Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü anlatmak için Ankara ile ilgili şöyle söylenir: Bir heyete Mustafa Kemal Paşa’ya sorarlar, bugünkü Kızılay civarındaki açılan yolun ne kadar geniş olduğu ile ilgili bir sorudur bu. O tarihte Kemal Paşa yolun genişliğinin 40 metre olmasını ister. Heyet bir birine bakar, acaba yanlış mı oldu diye düşünür. Sabahleyin paşaya tekrar sorarlar, Paşa “Akşam 40 metre olsun dedim ya!” der. İşte bugün anlatılan bu olayla ilgili vatandaşlar “Atatürk şehircililiğin nasıl olacağını ta o zaman görmüş.” derler.
Ankara başkent olduğunda bozkırın içinde küçük katlı kiremitli evlerden oluşan bir şehirmiş. Birçok yerlerde anlatılır, Vehbi Koç’un Ankara’da inşaat yapması, hükümet binalarına koyacağı kiremitleri temin etmesi hikayesi. Bugün Ankara’nın başkent olmasından bu yana 101 yıl geçmiştir; bu süre içerisinde Ankara gelişmiş, büyümüş ve bugün bozkırın içindeki bu küçük şehir Türkiye’nin ikinci büyük şehri olmuştur. Bugün hükümet dairelerinin, bakanlıkların, sivil toplum kuruluşlarının genel merkezi hep Ankara’dadır. Oysa dünya şehircilik anlayışı şimdi gelişmiştir. Bazı ülkeler, bütün devlet kurumlarını başkente yapma yerine kendi ülkesinin değişik şehirlerine yayar olmuştur. Böylece ülkenin diğer şehirlerinin de kalkınmasına yardımcı olmuşlardır. Bütün insanları, bütün trafiği bir merkeze toplayıp yaşantısı stresli bir hayat yerine refah ve rahatlık içinde yaşayacak şehirler oluşturmuşlardır.
Kurtuluş Savaşı’nda Yunanlıların Ankara’ya, Polatlı’ya kadar yaklaşması sonucunda top sesleri Ankara’dan duyulmaya başlamış; paniğe kapılan bazı yetkililer milli mücadelenin Ankara yerine Kayseri’den devam etmesini ve tüm milli mücadele erkanının Kayseri’ye taşınması yolunda teklifler sunsa da Atatürk, Sakarya Savaşı’nda kazandığı zaferle kaderimizi kötü yönden iyi yöne çevirmiş. Ankara başkent olarak kalmıştır.
Bugünlerde bazı kimselerin “İstanbul başkent olur mu, başkenti Ankara’dan İstanbul’a taşıyalım” gibi düşünceleri olsa da Ankara’nın başkentliği anayasanın değişmez hükümlerinden biridir. Anayasanın 3. maddesi “Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” der. Atatürk’ün hatırasına, Cumhuriyetin hatırasına bu başkentin böyle kalması hususunda anayasa teminatı vardır.