Bugün 8 Kasım Cuma. Cumanız mübarek, gününüz aydınlık, kazancınız bol ve bereketli olsun. Pazar günü Atamızın 86. yılını saygıyla, sevgiyle ve hürmetle anacağız. Atamızı ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet sahip çıkacağız, unutmayacağız, unutturmayacağız. Ruhu şad olsun!
Avrupa Kupası’ndaki 4 temsilcimizden biri olan Beşiktaş, kendi saha ve seyircisi önünde İsveç şampiyonu Malmö’yü 2-1’le geçerek ülkemize puan ve puanlar kazandırdı. Darısı diğer 3 takımımızın başına. Bu yazıyı perşembeden kaleme aldığım için, 3 takımımızın yorumunu pazartesi gününe bırakıyoruz. İnşallah bölgemizde, Pazar ve Pazartesi meteorolojiye göre yağış gösteriliyor. Bol ve bereketli, sellerin olmadığı bir yağmur diliyoruz. Allah’tan ümit kesilmez.
Gelelim bugünkü asıl konumuz olan Taşucu, Taşucu olalı bu kadar değerli olmamıştı. Taşucu’nun şu anda Akkuyu Nükleer Santrali’nin gelmesiyle birlikte her tarafı altın gibi oldu. Neredeyse bir karış toprağı bile müteahhitler inşaat yapıp satmaya çalışacak. Taşucu’nda bir taraftan bina fiyatları el yakarken, bir taraftan da kiralık ev bulmakta çok büyük zorluklar çekilmektedir. Yine dükkan kiraları da hava paralarıyla birlikte el yakmaktadır.
Taşucu’nda oteller, pansiyonlar genellikle Akkuyu Nükleer’de çalışan Rus şirketleri tarafından doldurulmaktadır. Bu görevi de en iyi şekilde Taşucu Öğretmenevi 7/24 hizmet vererek karşılamaktadır. Taşucu Öğretmenevi ve Silifke Öğretmenevi 5 yıldızlı otel gibi olmasına rağmen, yine yemek kapasitesinin çok kaliteli olması, ağız tadıyla yenmesi, denize sıfır çay ve kahve içilebilmesiyle öne çıkmaktadır. Fiyatlar da makul seviyelerde tutulmaktadır.
Taşucu’nun önemli yerlerinden birisi de, bir polis evinin yapılmaması; PTT’nin yanındaki polis arazisinin ancak ve ancak çay-kahve içilebilecek bir yer olarak tahsis edilmesidir. Bu dikkate çekerken, koca arazinin bomboş durması, bunun yerine çok katlı bir polis evinin de yapılması beklenmekte ve istenmektedir.
Taşucu her gün biraz daha gelişmektedir. Bir tarafta eski Seka arazisi, Seka Limanı satılarak Ceyport’un ev sahipliğinde büyük bir liman inşaatı ve serbest bölge ilan edilmesiyle birlikte buranın çok büyük bir istihdam ve gelir elde etmesi beklenmektedir. Taşucu’nun Taşucu Belediyesi’ne ait eski limanının yat limanına dönüştürüleceği söylenmektedir. İnşallah bu vaatlerde gerçekleşir, Taşucu sonunda bir yat limanına kavuşmuş olur.
Yine Taşucu Öğretmenevi ilerisinde bulunan denizle yol arasındaki yere de teknelerin, kayıkların Taşucu’ndan günübirlik yat turları yapanların kenarlarına da alışveriş merkezi gibi yerlerin olacağı büyük bir liman yapılması beklenmektedir ve söylenmektedir. Yine İncekum’da bulunan NATO Limanı, yani şu anda 3-5 asker dışında kimsenin girip çıkamadığı NATO Limanı ve Liman Kalesi çevresine bir donanmanın geleceği söylenmektedir ve gündeme gelmektedir. Bu da ne kadar doğru olacağı bilinmemektedir.
Bu saydığımız yerler yapılırsa, Taşucu’nun Silifke ile Silifke’nin Taşucu’yla birleşeceği aşikardır. Taşucu aynı zamanda Kıbrıs’ın ekonomisine de büyük katkı sağlamaktadır. Taşucu’ndan Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Taşucu’na yüzlerce yük aracı, malzeme, öğrenci ve turist gelip gitmekte, Taşucu ekonomisine katkı sağlamaktadır. Taşucu’nun bu açıdan birçok ilden daha büyük nüfusa sahip olmasının yanı sıra gelir-gideriyle Türkiye’nin ekonomisine büyük bir değer kazandırmaktadır.
Taşucu aslında bir ilçe olmalı, Silifke de en kısa zamanda vilayetlik hakkını almalıdır. Bu da uzak bir ihtimal olsa da, neden olmasın diyoruz. Taşucu Meslek Yüksekokulu’yla, kız yurduyla yine ön plana çıkmaktadır. Ne hikmetse bugüne kadar bütün yerel yöneticiler ve üniversite yetkililerinin çabalarına rağmen bir erkek öğrenci yurduna kavuşturulamamıştır. Buraya gelen öğrenciler de mağdur olmakta. Ya okul bırakmakta ya da kazandığı okulu dondurmaktadır.
Yine Taşucu Kum Mahallesi yerel yönetimler biraz daha sahili düzenleyip temizlerse, tertiplerse, ayrı bir katma değer kazanacaktır. Eski havalimanı dediğimiz ve şu anda çevre kurumlarının yapılanmasına müsaade etmediği sulak alanlar boydan boya, buradan Kurtuluş’a, Kurtuluş’tan Sökün’e, oradan Atayurt ve Altınkum sahillerinin yeniden yapılıp gidiş geliş haline getirilmesi, bu sahillerin ayrı bir değerlenmesine katkı sağlayacaktır. Çevre kurumu hiçbir katkı sağlamazken, Silifke tarımının Silifke turizmine büyük bir zarar vermektedir. Silifke tarımının sürekli olarak Silifke turizminin gelişmesini engellemesi büyük bir sorundur.
Niye biz bir Antalya, Belek, Fethiye, Ölüdeniz veya Bodrum olmayalım? Uçsuz bucaksız sahillerimizde kumumuzla turizmcileri ve turistleri beklemekteyiz. Yeter ki buraları bataklıktan kurtaralım, turizm bölgesi ilan edelim.
Bugünlük bu kadar, pazartesi günü başka bir konu ve konularda buluşmak dileğiyle, şen ve esen kalın.