Bir çiçek gibi bir fidan gibi dikildiğimiz yerde büyürüz Ayrık otu değiliz ki her yere uzanıp her yere kök atalım. Toprağın altından geçip sınır ihlali yaparak başkasının toprağında yeşillenmeye mayamız yok. Yerimizde Bir ulu çınar gibi senelerce dururuz. Ayrık otu olup başka başkasına karışanlar için mutlaka bir gün zehirli ot ilacı kullanılacaktır.
Kuşa benzeyenlerin farelerin içinde farelere benzeyenlerin kuşların içinde ancak bir müddet barınabilirler. Aslında bunlar birer yarasadır. Kuşum dese de fareyim dese de gözleri ışığa geldiğinde yarasa olduğu anlaşılır.
Horoz olmadan yumurtadan burnu çıkan cücükler cik cik diye ne kadar ötse de başkasının küllüğünden mutlaka kovulacaklardır.
Bunlar boşuna müdür oldum sanmasın. Çakalın akıbetine uğrayacakları zamanı beklesinler.
Yağcılar ve yalcılar yal bitince şimdiki koştukları gibi bir süre sonra başka yerlerdeki yallanacakları günü hepimiz bekleyelim.
Ülkü denen şanlı gelin erde şan ister.
Eğer her kişiysen görevin neyse başar. Zevke eğlenceye hayvan da koşar.
Uyanın artık ey şehirler köyler kentler,
Artık ellerinizi cebinizden çıkarın tertemiz desinler,
Türk gençliği adına nasıl konuşabilir sayısı 300’ü geçmeyen kopiller.
Yazık bunlar Victor Hugo’nun Sefilleri değiller onlar bizim Sefiller.
Topkapı Abdurrahim karakoç’un dediği gibi:
Bir tarafta yetimler kahvesinde bir garip düşünüyordu
Bir tarafta bir nesil yaşarken bir tarih ölüyordu.
Ben de diyorum ki: kimisi kutlu’dan kumaşlarda büyür
Hangi çeşit modelle ısınacağını düşünür
Bizim yarın kaderidir hep
Altı çamur üstü Yağmur
Sevdiği yar hanesinde ecel bekleyip ölüyordu.