Fatih Sultan Mehmet zamanında Venediklilerden alınan ve Osmanlı toprağına katılan Kıbrıs, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde büyük anlatımlara sığmayan serüvenlerle doludur. Jeolojik olarak Türkiye topraklarından kopan ve Akdeniz’e yerleşen Kıbrıs adasının bir diğer adı da Yeşil Adadır. Kıbrıs yine Osmanlılar zamanında Silifke ile de tarihi birliktelik yaşamış. Silifke, 360 yıl Kıbrıs’a bağlı bir şehir olarak tarihte yerini almış. O zaman da Silifkeliler askerliğini Kıbrıs’ta yapmışlar. Hatta Silifke’den Kıbrıs’a asker gidenler orada Rumların çaldığı keman, klarnet gibi batı sazlarını da öğrenerek Silifke’ye gelmişler. Aynı zamanda Silifke folklorüne bu öğrendikleri enstürmanları dahil etmişler. Bir diğer konu da , Toroslar’da bulunan Osmanlı’ya vergi ödememek için baş kaldıran bazı Yörük gruplarının Kıbrıs’a sürülme hadisesi ise ayrı bir konu. Antalya ve çevresinden gemilerle Kıbrıs’a sürülen Mamulu Yörüklerinin de isyan ederek gemileri ele geçirip geri dönüp Silifke sahillerine çıkmışlar. Bazen de Osmanlı’ya karşı suç işleyen kişiler, Kıbrıs’a kaçarak gözden kaybolmuşlar. Bunlar içinde Silifke’de Gökbelen, Senir, Nuru, İmambekirli, Karakaya gibi köylerin vergisini Osmanlılar adına toplayan Gölgelioğulları işi raydan çıkarınca bir Osmanlı askeri birliği tarafından yakalanıp, başları kesilerek İstanbul’a gönderilmiş. İşte bu Gölgeli oğullarından Sarı Mustafa Kıbrıs’a kaçıp izini kaybettireceğini düşünse de birkaç yıl sonra o da orada yakalanmış, netice de onun da başı kesilip İstanbul’a gönderilmiş. Kıbrıs’ın bizim için bir diğer önemi de geçmişte bugünkü liman kalesi , bugünkü Ak Liman adıyla anılan yerdeki gemi iskelesi ve oradaki Evliye Çelebi’nin bahse konu ettiği 40-50 tane dükkanı da burada hatırlatalım. Osmanlı’nın dağılma sürecinde Elimizden kaptırdığımız Kıbrıs, İngilizlere kiraya verilmişti. Daha sonra da iki ayrı toplumun yani Türkler ve Rumlar’ın birlikte yaşadığı Kıbrıs için bir garantör anlaşması yapılmıştı. Bu anlaşmada Kıbrıs’a herhangi bir tecavüz olursa İngiltere ve Türkiye garantörlüğünde bu iş çözülecekti. Cumhuriyet tarihinde Kurtuluş Savaşı’nın acılarını bizden almaya çalışan Rumlar ve Yunanistan Devleti Megola İdeasını ( Yunanistan’ın genişleme hareketini) hep destekledi. Bu arada Rumlar teşkilatlanarak, Kıbrıs’ta yaşayan Türkler üzerine baskı ve işkence kurdular. O dönemin idarecisi Kıbrıs’ta Başpiskopoz Makoryostu. İşte ben de ilk hatırladığım 1960 yılında köyümüze gelen ilk radyo ajansından büyüklerimiz dinlerken Kıbrıs’ta ki olaylara kulak kabartırdım. Hatta Makaryos’un bir an gece köyümüze gelivermesinden korkar, çocukluk duygumla dışarıya çıkarken zor anlar yaşardım.
Kıbrıs’ta Rumlar Türkler’e ardı ardına saldırmaya başladığında Türkiye’nin çeşitli yerlerinde olduğu gibi Silifke’de de nümayişler yapılmış Silifke Lisesi öğrencilerinin Kıbrıs’a savaşa gitmek için gösteri ve yürüyüş yaptıklarını da gözlemlemiştim. İşte tarihi bilgi notları ve çocukluk gözlemimle
Ayşe’nin tatile çıkma parolası adı altındaki Kıbrıs buydu.
1571 yılında Fatih’in zamanında Osmanlı’ya katılan Kıbrıs, 1788 yılına kadar Osmanlı’da kaldı. 93 harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşları sonucunda Ruslar bir taraftan İstanbul sınırlarına dayandı. Bir taraftan da Kars, Ardahan, Batum’u alarak Doğu Anadolu’da ilerlemeye başladılar. Türkiye Balkan Savaşlarına girmek üzereyken Avrupalılar tarafından ‘’Hasta adam’’ olarak kabul edilmiş ve her biri Türk topraklarını paylaşmak için göz dikmeye başlamıştı. Girit’i elinden kaçıran Osmanlı, Kıbrıs’ı da elinden kaçırmak istemiyordu. İngiliz büyükelçisi Ruslar’a karşı Osmanlılara yardım vaad etti. Bunun neticesinde de Abdülhamit’ten Kıbrıs’ı yılda 92 bin altına kiraladılar. Hakları Osmanlı’ya ait olmak üzere İngilizlere kiraya verilen Kıbrıs, 1954 yılında yapılan bir anlaşmayla garantör ülkelerin kontrolüne girdi. Zürih anlaşması olarak bilinen bu anlaşma, Kıbrıs’ta herhangi bir tehlike arz ederse veya Kıbrıs’a herhangi bir devlet müdahale ederse İngiltere, Yunanistan veya Türkiye toplu veya tek başına müdahale edebilecek. Yıllar böyle geçerken Yunanistan’ın Kıbrıs’ı kendi topraklarına katma fikri olan Enosis devamlı surette ilerliyordu. İki milletin Türk ve Rum karışık bir Cumhuriyet halinde yaşadığı Kıbrıs’ta Makaryos zamanında zaman zaman tehdit yiyen , öldürülen, işkence gören Türkler azınlık durumuna düşmeye başladı. Hatta 2016 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinden Tuğgeneral olarak emekli olan Nihat İlhan ( 2016 ) 1963 yılında doktor olarak Kıbrıs’taydı. Eşi ve çocukları Lefkoşa’da banyoda Rumlar tarafından öldürüldü. Sandallar, atlılar gibi birçok köyde Türkler Rumlar tarafından geceleri toplu katledilerek topraklara gömüldü. Bunun üzerine Süleyman Demirel hükümeti Kıbrıs’a çıkarma taktiği ile Silifke çevresini orduyla doldurdu. O günlerde Çamdüzü , Yeşilovacık ve Bahçederesinde yüzlerce Türk Silahlı Kuvvetleri askerlerinin hazır kıta olarak beklediğini biliyorum. Yıllar yılları kovaladı. Yunanistan Makaryosu indiren bir darbeyle Kıbrıs’ın başına Nikos Samson isimli birini getirdi. Enosis’i gerçekleştirmek için de Kıbrıs’ta EOKA adlı bir örgüt kurarak Türklere saldırmaya devam ettiler. İşte 1974 yılında Türkiye Turan Güneş’i Zürih anlaşmalarından doğan hakkı konuşmak üzere İsviçre’ye gitti. Bir karara varılamayınca Türk Silahlı Kuvvetlerinin parolası olan aynı zamanda Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızı olan Ayşe’nin adı ( Ayşe tatile çıkabilir) sözünü Bülent Ecevit’e iletmesiyle Ecevit ve Erbakan liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti hükümeti 20 Temmuz günü Kıbrıs’a Girne’den çıkarma yaptı. Paraşütlerle de Hava Kuvvetleri Kıbrıs’ın her yerine indirme gerçekleştirdi. Bunları anlamak anlatmak yeni nesil için mutlaka gereklidir. Türkiye’nin Güneyinde , Türkiye’ye kalkan olan Kıbrıs, Türklüğünün böylece özgürlüğe kavuşması sağlandı. Tek Cumhuriyet olan Kıbrıs, sonra iki taraflı Cumhuriyet olarak ( Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ce Kıbrıs Rum Cumhuriyeti ) olarak tarihe geçti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk bağımsızlığını tanıyan ülkeler Türkiye, Pakistan ve Bangladeş oldu. Bugün bile yakınımızdan geçmeyen İslam Ülkeleri burada da yan çizdi.
Kıbrıs deyince Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş unutulamaz. Yıllarca Enosis’e karşı mücadele etmiş bu iki lider bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti7nin önemli liderleridir. Silifke için 1974 yılından sonra önemli gelişmeler oldu. Silifke’den Kıbrıs’a feribot seferleri çoğaldı. Bu arada Türkiye’de olmayan ve Kıbrıs’ta olan birçok yiyecek, giyecek ve kullanım eşyaları bavul ticareti ile Silifke’ye taşınmaya başladı. Silifke ekonomisini canlandıran bu ticaret daha sonraları durduruldu. Her nedense Kıbrıs’a gidiş-gelişler Silifke üzerinden azaldı. Bir başka gelişmeyle Kıbrıs’ta özel birçok üniversite açıldı. Önceleri YÖK ile anlaşamayan bu sitem daha sonraları YÖK ile de yaptığı düzenlemeler ile Kıbrıs’ı bir üniversiteler bölgesi yaptı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin garantörü olarak Kıbrıs’ta bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri de nöbetine devam etmektedir. Türkler savaş alanında kaybettiğini masada kaybetmemek için yıllardır Kıbrıs için direnirler.
Kıbrıs’ın çözümü için ne planlar getirildi . Annan Planı denilen planlar yıllarca tartışıldı. Hatta Kıbrıs ekonomisini canlı tutan Asil Nadir gibi insanlar İngiltere tarafından yok edildi. Bugün otelleriyle bir tatil bölgesi de olan Kıbrıs Türkiye’nin güvenliğinde ekonomik desteğiyle ayaktadır. Geriye dönüşü yoktur. İdare ya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak Kuzeyde Türkler, Kıbrıs Rum kesimi olarak da Güneyde Rumlar yaşayacaktır. Daha da sıkışırsak Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vilayeti olarak düşünülüp geçilmelidir.