Son günlerde, sokak hayvanlarının katledilmesine dair çıkan yasa tasarısı, hayvanseverlerin ve vicdan sahibi her bireyin tepkisini çekmiş durumda. Bu tasarı, insanlık onuruna ve medeniyet anlayışına sığmayan bir uygulama olup, derhal geri çekilmelidir.
Bir toplumun medeniyet seviyesi, o toplumun en zayıf üyelerine, yani çocuklara, yaşlılara ve hayvanlara nasıl davrandığıyla ölçülür. Sokak hayvanları, bizimle aynı dünyayı paylaşan, duyguları olan canlılardır. Onların yaşam hakkını ellerinden almak, hiçbir gerekçeyle savunulamaz. Hayvan hakları savunucusu bir dostumun dediği gibi, “Hayvanlar konuşamaz, haklarını savunamazlar. Onların sesi olmak bizim sorumluluğumuz.”
Sorunun kökenine indiğimizde, sokak hayvanlarının sayısının artmasının en büyük nedenlerinden birinin kısırlaştırma ve rehabilitasyon çalışmalarının yetersizliği olduğunu görürüz. Kısırlaştırma, sokak hayvanlarının kontrolsüz çoğalmasını önlemenin en etkili yoludur. Bu hayvanların kısırlaştırılması, sağlık kontrollerinin düzenli olarak yapılması ve sahiplendirilmesi için devletin ve yerel yönetimlerin daha etkin rol alması gerekmektedir.
Yerel yönetimlerin bu konuda atacağı adımlar, sadece kısırlaştırma ve sağlık hizmetleriyle sınırlı kalmamalıdır. Aynı zamanda, sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirecek projeler geliştirilmelidir. Barınakların sayısının artırılması ve mevcut barınakların şartlarının iyileştirilmesi de önemli adımlardandır. Barınaklar, hayvanların sadece başlarını sokacakları yerler değil, aynı zamanda onların rehabilite edileceği, sağlık kontrollerinin yapılacağı ve sahiplendirme süreçlerinin yürütüleceği merkezler olmalıdır.
Sokak hayvanlarını katletmek, ne insani ne de ahlaki bir çözümdür. Bu uygulama, sadece vicdan sahibi insanların yüreğini sızlatmakla kalmaz, aynı zamanda çocuklarımıza yanlış bir örnek teşkil eder. Şiddeti normalleştirir ve insan-hayvan ilişkilerinde derin yaralar açar. Bunun yerine, toplumsal bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli ve hayvanların korunması için ortak bir çaba gösterilmelidir.
Sokak hayvanlarına karşı olan sorumluluğumuz, sadece devletin değil, bireylerin de omuzlarında. Herkes, sokakta gördüğü bir hayvanın aç kalmaması, sağlık sorunlarıyla baş başa bırakılmaması için küçük de olsa bir adım atabilir. Bir kap su, bir kap mama, bir yuva, bazen bir hayat kurtarabilir.
Hayvanların katledilmesi, onların yaşam hakkını gasp etmek demektir. Bu utanç verici yasa tasarısının geri çekilmesi ve sokak hayvanlarına yönelik koruyucu politikaların hayata geçirilmesi şarttır. Unutmayalım ki, sokak hayvanları bizim düşmanımız değil, dostlarımızdır. Onları korumak, onlara sahip çıkmak, insanlığımızın bir gereğidir. Vicdanı olan herkesin bu konuda sesini yükseltmesi ve gereken adımları atması dileğiyle.