Hayatımızda günlük yaşantımıza göre inandığımız kader çizgisinden sonra, bizi iyi ve kötü yönde etkileyen diğer bir düşünce de felektir. Felek, atasözlerimizde çok geçer. Türkülerimiz, şarkılarımız ve şiirlerimiz felek ile doludur.
Felek nedir dersek, dünyadır, alemdir, gökyüzüdür, semadır, bütün gezegenlerdir, kainattır. Onların hep birlikte dönüşüdür. Onların belli yörüngeler içinde boşlukta duruşudur.
Felek şanstır, talihtir, bahttır, fakat kader değildir. Bunu şuradan anlıyoruz. Bir türküde şöyle deniyor;
‘’Feleğin sillesi beni,
Yine vurdu yerden yere.
Minnet etmem ben feleğe,
Kaderim kötüymüş benim’’
İnsanlar kader olarak kabul etmediği, fakat felekten gelen iyi ve kötü şeylerle de yaşamaya devam ederken, tecrübeli biri için hem de olayların çözümünde başarı gösterilebilecek birisi için,’’Feleğin çemberinden geçmiş.’’der. Felek, işimize engel olursa :
” Feleğin işi tersine,
Feleğin meşrebi dönek,
Felek adama her zaman yar olmaz.’’ Ya da “Felek bana yar olmadı.” diye konuşuruz.
Hayat felsefesi içinde işleri düzgün giden de olur, kötü giden de olur. Bu ikisini aklımıza getirdiğimizde şunu söyleriz:
‘ ’Ah felek, zalım ( kahpe) felek. Kimine kavun yedirir, kimine kelek.’’
Başından türlü olaylar geçmiş ve tecrübeye ulaşmış biri için de:
’’ Feleğin sillesini yemiş.’’diyebiliriz.
Sille; bugün her yerde bahsedilen Osmanlı Tokadının Felek tarafından kader ağlarımıza vurduğu bir şamardır.
Olaylar karşısında yenilmiş, yıkılmış, yıpranmış, perişan birine de “feleği şaşmış” deriz.
Halkımız bunların yanında:
‘’Felek Deli Mustafa’ya bile yar olmadı,
Felek ile dövüşen akıbetini bekler,
Felek vakit olur, adama kelek sattırır.’’
Gibi sözler de kullanır.
Halkımız feleğin hep tersten geldiğini söyler. Aslında bunu en güzel şekilde büyük İslam bilgini İmam-ı Rabbani anlatmıştır. Der ki :
’’Felek, insanla gölgeye benzer. Koşarsın gölge arkandan gelir. Kovalarsın gölge senden ileride koşar. Felek de böyledir. Seninledir ama senin tersinedir. “
Hayatta benim de işim hep felekle çatışmıştır. Nedense herkese gülen felek, bana bir türlü gülmemiştir.
Ben küskünüm feleğe desem, o kadar doğrudur. Bunu kaderime yorsam olur. Fakat, öyle zamanda öyle bir şekilde felek bana oyun ediyor ki, bu oyunu kaldırmak mümkün değil.O zaman da bir Musa Eroğlu türküsü tutturuyorum.
Felek çakmağını üstüme çaktı
Beni bir onulmaz derde bıraktı
Vücudum şehrini odlara yaktı
Yandım ataşına su leyli leyli
Felek çakmağını eyledi çengel
Dosta gidem dedim koymuyor engel
Ölürsem sevdiğim üstüme sen gel
Gözün yaşı ile yu leyli leyli
Ya da bir başka türkü ,
‘’Kahpe felek sana nettim, neyledim.
Attım gurbet ele parelerimi
Akıbeti beni sılamdan etti
Kestin mümkünümü, çarelerimi.’’
Son günlerde ‘’Ben Yoruldum Hayat’’ şarkısının yerine ben de diyorum ki, yordun be felek ve bir şairin bir şiiri olan ‘’Yordun Be Felek’’ ten bir dörtlük diyorum.
Hayat tatlı derler bilmem ki kime
Bana tat vermedi bilmedim niye
Ne yaşıma baktı, ne de halime
En güzel yıllarım mahvettin felek