Memleketim gözlerimde
Dağbaşında kör duman
Ateş değil ocağın,
İçinde benim yanan
Öylesine bir hasretlik ki içimde
Çöreklendikçe boğar
Memleketim aklımda
Çınarlar koyu gölge
Dibine insanımız, dalına kuşlar konar.
ö yattığımTahta köşkün
Nerdesiniz şimdi aşkım
Borçlularım , borçlarım
Ya alın ya da verin
Hatırladıkça bile
Durmam kavga ederim
Yine de seni her şeyden Dahada çok severim
Silifke’m, memleketim, sevgilim
Dolaşmakla bitmez yaylaların
Mara-Balandız-Gökbelen
Ovasını Akgölünden tanırım
İnan ki her gittiğim yerde
Hasretinle bir kez daha yanarım
Bindiğim, eşeğım, atım
Yük taşıdığım araba.
Yok mu uzaktan bir merhaba.
Desemki hey! hey!
Bahçederesi, Karapınar.
Doğduğum köy
İlkokulu okuduğum,Çadırlı’yı
Durmadan gözlerim arar.
Öyle gurbet ellerde düşündükçe.seni
İçim kanar.
Bir bulut olursun yağacak
Damlasın şaçlarımda
Akan tersin bedenimde
Aşağı süzülecek
Yanağımı ıslatacak
Beni çifte kavrulmuş gibi
Sıla hasretin yakacak.
Kekliğinle, portakalınla, yoğurdunla
Benim, seni bildiğim Silifke
Akdenizde bir şehir,
Asırlar boyu içinden akar
Göksu denen nehir
Her günün sabahında
Yoğurçu kızların sesi gelir
Sana nazar değmesin diye
Gökyüzün mavi durur Denizin mavi takar
Taşuncundan çıkan denizkızı
Bilmem Toroslarda nere bakar
Ne mendilim kaldı senden hatıra,
Ne de ayağımda çorabım
Tarağım da kırıldı çoktaaaan!
Şimdi yalnız senin için
Yazdığım şiirleri saklarım.
Sen artık karlı dağların ardında,
Ve gözümün akındasın.
Belki de Lütfi’nin düşlerine Girecek kadar, Yakınımdasın…