2 bölüm
Yapılan festivalde belediyemiz Silifke Halkoyunları grubu çok büyük takdir topluyordu. Bilhassa hareketli oyunlarımızın olması bir de aşık maşuk bunun yanında canlı müzik güzel bir gösteriye sahne oluyordu. Bizler Kuzey Kutbuna doğru gitmiş olduğumuzu gündüz ve gecenin farklı oluşundan anladık. Aşağı yukarı güneş 11-12 arası batıyor, saat 02.00’de de güneş kızararak ortam aydınlanıyordu. Sanki gece hiç olmamış gibi gökyüzü kızıl ve o kızıllık 2-3 saat sürüyordu. Bundan dolayı akşam yatayım, sabah kalkayım diye bir zaman dilimi yoktu. Saat 07.30, 08.00 gibi kalkıyorduk.
Litvanya’da kadın nüfus oranı çok fazladır. Birçok iş yerinde ve iş kolunda kadın çalışanlar ağırlıktadır. O yıllarda Sovyetler yeni çöktüğü için bazı görevliler bizi uyarıyordu. Burada Sovyetlerden kopan birçok kişi mafya gibi çalışıyor. Ayrıca ortada kalmış Sovyet silahlarını ülke üzerinden değişik yerlere pazarlıyor deniyordu. Festival sonuna doğru festival komitesi bizim hangi yemekleri yediğimizi çözmüş ve mutfak işleri randumana girmişti. Gençler için de cazip bir ülkeydi ki genellikle eğlenmeye yatkın yerler çoktu. Ben kadınların geleneksel giyim tarzlarının çeşitliliğini orada gördüm. Yaşlı kadınlarda halkoyunları grupları vardı ki üstlerindeki işlemeleri , elbiseler her biri ayrı , bellerindeki kuşakları her biri değişik , her bir kadının da baş bağlama şekli diğerinden farklıydı.
Litvanya’da Küpişkis’e ilk vardığımızda festival açılış töreninde gördüğüm bu güzel geleneksel giyimli bayanların bir kısmı Türkçe konuşarak bize geldiler. Bunlar orada yaşayan Karaimler’di. .(Karaylar) Çok güzel Türkçe konuşuyorlardı birisi bana dedi ki ‘’ Elinizde Türkçe kaset varsa giderken bize bırakın. Biz burada yerel bir radyo kurduk o radyo aracılığı ile Türkçe şarkıları ve türküleri burada kendi halkımıza dinletiyoruz.’’ Biz hiç bunu bilmediğimiz için bir tane kasetimiz bile yoktu. Bu işe çok üzülmüştüm.
Bir gün Küpişkis’in başında bir başka şehir olan Şulay ‘da bir başka festivale götürdüler. Burada da bizim halkoyunları grubu çok değişik gelmişti. Büyük seyirci topluluğu vardı. Şulay’ın belediye başkanı bizim için bir kabul töreni yaptı bu genellikle her festival şehrinde yaşanan bir olaydır. Karışılıklı konuşmalar, memnuniyet belirtileri , hediyeler alınır verilirdi. Fakat enterasan bir olaydı ki belediye başkanı bu kabul töreninden önce tıpkı Kırkpınar Pehlivanı gibi omzundan beline doğru büyük bir kemer takmıştı bu kemeri daha sonra başka Litvanya seyahatlerinde Romanya seyahatinde de gördüm. Yalnız burada enteresan bir olayla karşılaştım. O şehirde büyük bir market başımızdaki rehber aracılığı ile bizi gösteri için çağırmıştı. Gösteri sonucunda market restaurantına oturduk. Restaurant sahibi 25 kişilik grubumuza yemek verdi, fakat başımızdaki rehbere vermedi. Yani onun yerli olması ve orada her şekilde karnını doyurabileceği mi düşünülmüş ya da ayrı ücret alıyordu da bundan mı yemek gelmedi buna takılmıştım. Fakat bizim grup Türk misafirperverliğini de orada gösterip yiyeceklerimizi rehbere de sunmuştuk.
Festival sonunda dönüşümüz yine Vilnus’tu. Fakat Küpişkis’ten birçok kişi bizi Vilnus havalanına kadar uğurlamaya gelmişti.
O yıllarda Litvanya’nın Ankara Büyükelçisi bir Karaimli’ydi. Burada Silifke ile çok iyi ilişkiler kurmuş, Silifke’nin festivallerine de Litvanya’dan halkoyunları grubu getirmede büyük yardımları olmuştu. Yine Vilnus Türk Büyükelçiliği’nde Aydıncıkta bir ağabeyimiz görevliydi. Yine onun yanında çalışan Erdal Bey arkadaşımız da bir Silifke meraklısıydı. Kendisi Litvanya kızlarından bir halk oyunları grubu kurmuştu. Sanırım 2004 festivaline biz o grubu davet ettik ve burada Türk halkoyunları oynayan bir Litvanyalı grubun olması Silifke’de büyük dikkat çekmişti. Yine şahit olduğum bir olay Türkile Cumhuriyeti Devleti her yere yaptığı gibi Litvanya’ya da din adamı göndermiş böyle bir görevli imamla Türkiye dönüşümüzde uçakta yan yana oturmuştum.