Engelli kelimelerde kavram kargaşası

3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ydü. Bir zamanlar engellilerin sosyal hayata kazandırılması için ne özel sektör adına ne de devlet adına pek çaba harcanmazdı. Yıllar geçtikçe engelliler için projeler arttı. Onların sosyal hayata kazandırılması için birçok kurum ve kuruluşta değişik çalışmalar sürdürülüyor. Bunların en başında, bir engellinin engel yüzdesi oranında az ve çok maaş alması, ailelerin engelliye ve yaşlıya bakım parası alması yer alıyor.

Türkiye’de 3600 ek gösterge, EYT’liler, emekliler, asgari ücretliler konuşulurken; aldığım maaşlarda düzeltme yapılırken bir tek maaş azlığı veya çokluğu üzerine konuşulmayan bir konu da engellilerdir. Engelliler, her ne şekilde hayata tutunursa tutunsun, onu besleyecek kadar bir para girdisi olması gerekir. Şimdi bu konunun maliyet hesabını yetkililere bırakarak biz edebiyatımıza dönelim.

1980’li yıllarda gerek Hancıoğlu, gerekse Cumhuriyet İlkokullarında öğretmenlik yaparken okula değişik şekilde gelen engelli çocukları kaydetmezlerdi. O yıllarda bir Cumhuriyet okuluna işitme engelliler, bir de Gazipaşa İlkokuluna zihinsel engelliler sınıfı açıldı. 1999 yılında da Silifke Belediyesinin engellilere bir dernek yeri tahsis etmesi, Silifke’de engellilerin dikkatini öne çıkardı.

Dönelim şimdi engelli kelimelere. Biz küçükken zihinsel engelliye deli derdik. Sonra bu düzeltildi ve zihinsel engelli oldu. Bu düzeltme bence güzel. Bunun yanında bazı engelliler için bedensel engelli, otizmli, Down sendromlu vs. şeyler çıktı. İşte o zaman toplumumuza yeni kelimeler girdi. Bu yeni kelimeler eski edebiyat klasikleri içerisinde kullanılan atasözleri, deyimleri veya anlatımları yok etti. Biz topal kelimesini vücut engellisi olarak düşününce, bizim mahalledeki yanbal Ali, tarihteki Topal Osman’lar, hatta bunun yanında Aksak Timur bile yok oldu. Biz solak kelimesine vücut engellisi dersek, solakla ilgili atasözlerini yok etmiş oluruz. Mesela bir söz var ki ‘Solak taşı’ veya öyle lakaplar var ki ‘Solak Kemal’ gibi. Şimdi burada solağın kalkması edebiyat adına bir fakirliktir.

Bazen bir hikaye anlatırız. İki kör yemek yerken, biri birine ‘lokmayı büyük alma lan’ demiş. Şimdi bu körün yerine görme engelli biraz vurgusuz kalıyor. Yine bir hikaye; bir kör, bir topal arkadaş olmuşlar. Topal, körün omzuna binmiş, yolu göstermiş. Güçlü kuvvetli kör de onu taşımış. Şimdi bu hikayeye 2 bedensel engelli demenin pek de anlamı yok.

Halkımız içinde bedensel engelliler için o kadar kelime var ki; eli olmayana çolak, boyu uzun olana sırık, boyu kısa olana güdük, karnı öne çıkan göbekliyi göde ve bunun gibi birçok kelime. Bunları değiştirerek ve tek engelli altında toplayarak edebiyattaki zenginliği yok ederiz.

Görme engelinde bile birçok kelime kullanırız; kör, şaşı, şınık, şelek vs. Bunun için illa ki yeni tespit engelli demenin halkta bulunan ve kullanılan yıllarca toplum içinde pekişmiş kelimelerin karşılığı yok. Bilmem nasıl olur, edebiyatımızdaki zenginliği yok etmeyelim. “Akıllı dururken deli oğlunu da kızını da evlendirmiş. Deli deliyi görünce akıllanırmış” gibi sözleri yok etmeyelim.

Gelin hep birlikte engellilerimize altyapı desteği yapalım. Kaldırım boylarını engellilere göre ayarlayalım. Engelli arabalarının geçeceği kaldırımlara malzeme dizip işgal etmeyelim. Hemen bir boş yer buldum diye arabamızla engelli parkına girmeyelim. Hele hele devlet dairelerindeki sıralarda engellilere öncelik tanıyalım. Onlara yardımcı olalım. Engellileri maaş olarak geçinebileceği hale getirelim.

Bir de engelli istatistiklerinde, çok bebeğin annenin beslenmesine bağlı olarak anne karnında hasta olduğunu biliyoruz. Hamile anneler engelli çocuklardan kaçınmak adına hamileyken beslenmelerine çok dikkat etsinler. Alkol, sigara, uyuşturucu gibi şeylerden uzak dursunlar. Bir sağlık görevlisi kontrolünde sağlıklı bir doğum yapsınlar. Bebeklerinin aşılarını ihmal etmesinler. Her şey sağlık için. Engellilerimize engel olmayalım, yardımcı olalım.

https://twitter.com/SilifkeGazetesi
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir