Silifke ürünlerini markalaştırıp ambalajlayalım

Bölgemizde ve Silifke’mizde üretilen ürünlerimizi markalaştıralım ve ambalaj altına alalım

Bugün 9 Aralık Pazartesi. Yeni bir güne, yeni bir haftaya hayırlısıyla başlamış bulunmaktayız. Haftanızın sağlıklı, mutlu, bol kazançlı geçmesi dileğiyle köşemize kaldığımız yerden başlayalım. Meteorolojik bilgilerden aldığımız hava tahmin raporlarına göre bölgemizde sonbahardan kalma güneşli günlerin olacağı söylenmekte. Halkın bir kısmı zeytinlerini toplarken, bir kısmı da limon kesim işlerine hızlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah bol yağmurlu günler de görürüz. Yine geçtiğimiz hafta Kıbrıs açıklarında meydana gelen 5.1 büyüklüğündeki deprem, bölgemizde de tedirginliğe yol açarken, Allah, 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi ve 2023 yılında yaşanan Kahramanmaraş depreminin acılarını unutmadık, unutmayacağız. Bunun için inşaatlarımızı sağlam temeller üzerine yapalım, yerel yönetimler tarafından da sık sık denetlenmesini sağlayalım. Bölgemiz ve Silifke’miz, turfanda meyve sebzeciliği deposu. Turfanda meyve ve sebzeyi satarken, kalan ıskarta ürünleri de değerlendirelim. Bunun için markalaşmaya önem verip değer katalım. İlçemizde ve köylerinde hemen hemen her yerde limon, portakal ve mandalina üretilmekte. Bu limonlar ve portakallar satılmadığı zaman elde kalmakta ve çöpe gitmektedir. Bölgemizde çöpe atılan bu ürünleri alıp değerlendirecek bir limon suyu yapacak fabrikamız bulunmamaktadır. Limonları üretip suyunu sıktığımızda, niye bir limon suyu ürünü haline getiremiyoruz? Bunu da anlamak mümkün değil. Yine bölgemizde, deniz kıyısından tutun, yayla köylerine kadar hemen hemen her yerde zeytin üretimi yapılmaktadır. Silifke’nin önemli bir gelir kaynağıdır. İrili ufaklı ilçemizde 15’in üzerinde zeytinyağı fabrikası bulunmakta. Bunların hemen hemen hepsi 3-4 ay gibi bir zamanda çalışıp kapanmakta; bir tanesi bile Silifke zeytinyağını, Silifke yöresine has şişeleyip ambalajlayarak piyasaya sürmemekte, sağa sola satarak karşımıza başka markalar altında kendi yağımızı yemekteyiz. Yine zeytinyağının “tutur” dediğimiz suyu boşa akmakta. Bu suyun, zeytinyağından yapılan karışımla birlikte, zeytinyağı sabunu üretimi sağlanmakta ve piyasaya sürülmesi gerekmektedir. Bunlardan da bir sonuç alamıyoruz. İnşallah bundan sonra bir iş adamımız veya işletme sahibimiz bu işe yönelir, Türkiye’nin her tarafındaki marketlerde Silifke zeytinyağını, sabununu, Silifke sütünü, yoğurdunu, peynirini görebiliriz. Mut ilçesinde bile zeytinyağı fabrikaları, kendi markalarını kendileri üretmekte, çeşitli isimler altında Türkiye genelinde satmaktadır. Silifke olarak bizler bu işi niye yapamıyoruz, anlamakta güçlük çekiyorum. Silifke türkülerine, Silifke şarkılarına, Silifke folkloruna örnek olmuş, adını dünyaya duyurmuş, bugün Silifke’nin başta ova köyleri olmak üzere dağ ve diğer köylerde birçok büyükbaş ve küçükbaş hayvan üretimi yapılmakta; bunların sütleri alınarak Konya’ya, İskenderun’a, Ankara’ya, diğer şehirlere gönderilmekte, başka adlar alarak marketlerde raflarda gözümüze çarpmakta, biz de bunları afiyetle yemekteyiz. Hiçbir işletme, hiçbir iş adamı bugüne kadar bu işe el atmamakta, küçük üretim tesisleri ve mandıra halinde kalmaktadır. Silifke Belediyesi Başkan Mustafa Turgut döneminde bu işlere daha önceki yıllarda önemli oranda adım atılmış, proje geliştirilmişti. 5 yıllık aranın ardından tekrar göreve gelmiş olan Başkan Turgut, belediye bünyesinde kurulan bu kooperatifi tekrar canlandırmaya başlamaktadır. İnşallah üretime geçer, Silifke yoğurdunu, Silifke ayranını, Silifke tereyağını tüm Türkiye’de olduğu gibi Silifke’de de gönül rahatlığıyla içip yiyebiliriz. Bunun için Silifkeli işletmecilerin, küçük işletmeler şeklinde değil, birleşerek sermayelerini toplayarak tek bir çatı altında toplanması, markalarını koyarak ambalaj ve şişelemeye de önem vermesi gerekmektedir. Silifkemizin başka bir önemli ürünlerinden birisi de Silifke narıdır. Yöremizin hemen hemen her yerinde hem sofralık hem de ekşilik narlar üretilmektedir. Bu narlar, evlerde ancak yiyebileceğimiz kadar eski usullerle yapılmakta. Daha modern tesislerde bunlar yapılmalı, şişelenmeli, ambalajlanmalı ve marka haline getirilip satılmalıdır. Niye şalgamda markalaştığı gibi, nar suyu ve nar ekşisinde de markalaşamıyoruz, onu da anlamak mümkün değil. Devlet, yatırımcıya her türlü makine, tesisat ve parasal desteği vermekte; yeter ki planlı, programlı projeler üretilsin. Marka ve markalaşmaya önem vermeliyiz, ürünlerimizi kat be kat değerlendirmeliyiz. Bizden hatırlatması, gerisi kamuoyunun dikkatine kalmaktadır. Bugünlük bu kadar, Çarşamba günü başka bir konu ve konularda buluşmak dileğiyle şen ve esen kalın.

https://twitter.com/SilifkeGazetesi
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir