Geçmişte Silifke çevresinde köy düğünlerini aynı köyden veya yöreden Yörükler çalardı. Sonradan düğün çalma geleneği Say mahallesinde yaşayan kardeşlerimize düştü. Şimdilerde ise davul, klarnet, keman olan geleneksel çalgılarımızla düğün yapımı azaldıkça org çalabilen herkes düğün çalgıcısı oldu.
Köyümüzde uzun bir yani bir haftaya yayılan düğün geleneği içinde kadınlar cümbüşünün ayrı bir yeri vardı. Belki de bu eğlenceye kadınlar cümbüşü denmesinin bir özelliği de bizim çevremizde cümbüş ustası Pazarkaşılı Mehmet Emin amcanın cümbüşü ile düğüne renk katıp kadınları da eğlendirmesiydi.
Babama sorduğumda kendi düğününü Mehmet Emin ve arkadaşlarının çaldığını söylerdi. Yine aslı Bahçederesi Kayabaşı’ndan olan Kemeneci Ellezin ve gündüzler köyünden Yel Mustafa’nın da düğün çaldığını duymuştum. Çataklılar , Kavaklılar ise halen bu işin ustası.
Bizim köyün köy cümbüşünü geleneksel köy türkülerini bilen kadınlar çalsa da, çocukluğumda çoğunun Delbek veya Leğen çalarak kendilerini eğlendirmesi için Koca Teslimeyi çağırır ona yaptırırlardı. Ben de birçok kez küçükken köy cümbüşünün yapıldığı gelin evinin yüklüğünden Koca Teslimeyi seyretmiştim. Koca teslimenin Delbek ve Leğen çalarak kadınları oynatışı sırasında çaldığı şu oyun havası belki de hepiniz bilirsinizdir hiç aklımdan gitmez.
Çayıra da çattım çatmayı, çağırın gelsin Fatmayı
Fatma nerden öğrenmiş çifte de göbek atmayı
İşte o zaman köy kadınları iki ellerini birleştirerek şırak şırak diye parmaklarını taklatarak ve çifte göbek atarak bu oyunu oynarlardı. Bazen de kenarda köşede kalmış genç kızları ortaya çeker onları da oynatırlardı. SSonuçta öyle güzel oyunlar oynanırdı ki , ( Ayşe de amma döktürdü h, Fatma da bu işi ne güzel bilirmiş.) gibi yorumlar ortaya çıkardı.
Gelelim İnceoğullarından Cin Kerimoğlu Kara Mustafa’ya. Daha önce yazdığım yazılarda Kara Mustafa7nın ocak başı eğlencelerinde köy çocuklarını eğlendirdiğini söylemiştim. İşte Kara Mustafa emmi bir diğer namı ile Soğukçu , ‘’ Çayıra çattım Çatmayı.’’ uzun uzun çocuklara çalar ve içine nükteli sözler katarak bizleri eğlendirirlerdi.
Ocak başına toplandığımızda büyükler ,’’Hadi Mustafa emmi. Şu fındısıyı bir çal da çocuklar bir oynasın. Bakalım.’’ Derlerdi. Mustafa emmi bazen leğen ile bazen de eliyle tempo tutarak fındısıyı şöyle söylerdi ,
‘’ Çayıra da çattım çatmayı çağırın gelsin Fatmayı
Fatma nerden öğrenmiş çifte de göbek atmayı
Fındısı fındısı fındısı oynayanın kendisi.
Davarımı sağdırdım , ak yakaya aldırdım
Ak yakaya geleni , koca köpeğe boğdurdum.
Fındısı fındısı fındısı koca köpeğin kendisi.
Ak yakanını davarı eşe bacının avarı
Koca köpeğe sorarsan bizim köyün zarı
Fındısı fındısı fındısı koca köpeğin kendisi.
Türkücü türkücü türünce, bir karı düşmüş sarınca
Ben ipi alıp gelinceye kadar, her yerini yemiş karınca
Fındısı fındısı fındısı ille de köpeğin kendisi
Fındısı fındısı fındısı ortada oynayanın kendisi
Derdi ve çocuklar hem oynar hem de eğlenirdi.