Yörükler göçlerden dolayı bağ ve bahçelere bağlanmadığı için genel yiyeceklerini hayvansal ürünlerden bir de unlu mamüllerden temin etmişler. Zaten hayvansal ürünleri kendileri ürettiği için bunları teminde zorluk çekmemişler. Un ise yörüğün bir başka temel ihtiyacı , öyle fırının adet olmadığı zamanlarda toplu köylerde toplu kullanılan ekmek pişirme yerleri varmış. Fakat sahilden yaylaya bir dağdan biraz daha göçen ve çadır kuran her yörüğün bir çuvalında un olurdu. Bunu da mamül yiyecek haline getirmek için bir senit bir saç bir şiş bir oklava elinin altında her an kullanabildiği aletleriydi. Yörük için ekmek yapmak yarım saatlik bir işti. Bunun için de leğende yuğurulan hamuru senitte açar saçta pişirir yufka ekmek dediğimiz bu ekmeği her öğün sulayarak yumuşatır yerdi. Yörük, bir de bazlama dediğimiz bugün her yerde lavaş diye yanlış kullanılan bir isim olan yufka ekmeğin küçüğünü anında hazır ederdi.
Yörükler un ve yağ kullanarak yaptıkları unlu yemeğe ulamaç der. Küçük hamurlarla yağda kızartılıp üzerine yoğurt dökülmüş yemeğe de ölemeç der. Bazlamadan yaptığı, içine peynir koyduğu ve düğürdüğü dürüme de sıkma der. Burada bulamaç, ölemeç kelimelerinden hareket edildiğinde bir değişiklik ile sıkmaç adı sıkma olmuş.
Geçmişte köylerde ve Yörük çadırlarında komşunun çocuğu komşuya vardığında o esnada da yemek yeniyorsa, ev sahibi olan kişi çocuğu sofraya davet etmezdi. Çünkü çocuğun sofra secerisinin var olup olmadığını bilmezdi. Bunun için de ortada yenen yemekten çocuğa bir çomaç yapılırdı. Yani tek elinin avucunun içine sığacak kadar bir dürüm. Her ev sahibi yemekte üzerine gelen çocuğa ‘Şu çocuğa bir çomaç ediverin.’ Diye hale halkına söylerdi. İşte daha birçok açlı eçli türetilmiş kelimeler. Bunlar çok.
Bir yörük evinin avlusunun kapısı çift parmaklarla yapılmışsa, kap sağa denir. Fakat bu marangoz usulü değilse , yani ormandan dallı budaklı kesilmiş bir ağaçsa buna da germeç denir. Davar ağıllarının kapısı veya kap sahası olmayan avluların giriş yerlerine germeç kullanılarak muhafaza altına alınırdı.
Yörüklerin geçmişte yunaklıklarda çamaşır yıkadığı yani çamaşıra tap tap vurduğu uç tarafı yassı arkası saplı ağaca da tokuç derler. Yine döndermek için yaptığımız bir aletin adı da topaçtır. Bizde son zamanlarda girişimci adam kelimesinin karşılığı geçmişte girgeçti. Bugün Silifke çevresinde bazı ailelerin soyadı girgeçtir.
Bir dağ düşünün kayalık yüzü engebeli buraya da Yörükler karşılarına getirerek yamaç derler. Bu da eç aç ekiyle türetilmiş bir kelime. Çocuklar bile bugün oynadıkları oyuna saklanbaç diyorlarsa aç eç ıç iç uç üç eklerinin ne kadar önemli olduğunu bilelim. Buzlu ve gül sulu soğuk yiyeceğe de karsanbaç demiyor muyuz. Bu da çocukluk hayallerimizde içimizin yankısını atmak için yediğimiz buzlu içecektir.
Yörük çadırlarında çok çabuk yapılan yiyeceklerden biri de doğramaçtır. Yani yörüğün yaptığı yufka ekmek gevremişse anında bir ayranın , bir yoğurdun , bir sütün içine avuç içiyle ezilerek atılır . Yani avuç içiyle ezilmeye doğramak denir. Biraz da şeker ilave edersek çocuklar için ; sütlü doğramaç , ayranlı doğramaç veya yoğurtlu doğramaç oluverir. Bir de sıcak bazlamayı avucunun içinde ovarak küçültme vardır . Bu küçültmeye biraz da zeytinyağı ekleriz bu yiyeceğe de yağlı ovmaç deriz. En güzel yağlı ovmaç çekmeden olur. Çekme nedir derseniz el ve avuç içiyle açılan bazlamadan biraz daha büyük hamurun kömür üzerine atılarak pişirilmesidir. Çocuklar için yağlı ovmacın kültürü unutulmayacak kadar çoktur. İşte sıkma dediğimiz sıkmacı ve küçük el içine sığacak kadar düğüm yani çomacı yemeyen yoktur sanırım.
Genellikle odun işiyle uğraşan Yörüklerimiz vardır. Bunların en güzel yaptığı odunlardan birisi de yarmaçtır. 1,5 metre uzunluğundaki bir kütüğü çeşitli demir aletlerle yararak parçalara ayırırlar. Bu odun çeşidi yufka ekmek yapan aileler için ideal bir odundur (çıra olmamak kaydıyla).
Hayvancılıkla uğraşan Yörükler için ağustos sonu büyüyen erkek oğlakların satılması geleneği güzel bir olaydır. Genellikle erkek oğlaklar satıldığı için Yörükler erkek oğlakları sattık demezler erkecini sattık derler. Bir başka kelime var ki bu da gösterişli anlamına gelen arpaçtır. Bir sürüde seçme yaparsan iyi ve kötü büyüklüğüne göre ayırt edilir. İri olup seçilen oğlaklara arpaç geride kalan cılızlara da döküntü denir.
Kalın sağlıcakla.
LÜTFİ UĞUR SİLİFKE ÇEVRESİ YÖRÜKLERİ DERNEĞİ BAŞKANI