Günümüz sosyal yayınları içinde bir zamanlar o kadar sakız reklamı vardı ki hatta bu sakız türkülerine ve müziklerine çocuklar bayılırdı. Bizim çocukluğumuz sanayi üretimi sakızla değil, tabiatın bize verdiği orman ürünlerinden elde ettiğimiz organik sakızdı. Geçmiş yazılarımda ; kanak sakızının önemini , sakızlık sakızının ne olduğunu ve de çam sakızı çoban armağanı dediğimiz ıldırangıç sakızının nasıl olduğunu bahsetmiştim.
Sakızlık sakızı , sakızlık ağacının dallarında küçük yarıklardan veya deliklerden terleme yoluyla kabuğun üstüne çıkar. Çok cıvıktır ve elle sıkıldığında yapışır. Sakızlık ağacından hafif dokunuşlarla koparılan kibrit ucu başı kadar olan sakızlık ağacının sakızı , ağızda toplanır. Birden çiğnenmez. Hafif çiğneme usulüyle ağızda eriyiklikten biraz hamur kıvamanı getirilir. Bu iş yapılırken de sakız ağızda hem dil vasıtasıyla dönderilir hem de içerden dışarıya verilen bir havayla soğutulur. Bu şekilde devam edilince , sakızlık sakızı çiğnenecek kıvama gelir. Akışkan bir haldeyken ağızda çevrilerek sakızlık sakızının çiğnenecek hale getirilmesine sakızı koyultma denir. Koyultulan sakız , ara ara çiğnenir bekletilme esnasında da çobanlar mendilinin ucuna , kadınlar örtülerinin bir kenarına koyarak saklarlar. Sonra isteyince yine çiğnerler.
Ildırangıç sakızı yani sarıçam sakızı, çam reçinesinin küçük parçalar halinde çam ağacının gövdesinde veya dalında altın sarısı gibi kurumuş halidir. Bu da önce ağızda çiğnenir parçalar un haline dönüşür. Sonra ağızda dil ile dolandırılarak çiğnenir hamur haline gelir. Ağız tükürüğü ile birleşen bu sakızın içinde öyle bir tat vardır ki mideye çok iyi gelir. Çiğnenen çam sakızı uzun süre dayanmaz. Belli bir süre sonra tadı kalmaz , ağızda dağılmaya başlar. İşte böyle olan sakıza da sakız çürüdü denir.
Bir diğer sakız da kanak sakızıdır. Kanak köklerinden kesilen yerden süt gibi çıkan sonra da hamur kıvamında sertleşen kanak sakızı acıdır. İlk ağza alındığında biraz serttir. Çiğnendikçe yumuşar ve koyulaşır. Tam bir sakız olur , çok uzun süre saklanarak çiğnenir.
Tabiatın bu verimli bitkilerinden sakız koyultmak sözü halk kültürüne şöyle yansımıştır. “Ağızda konuşulan laf gittikçe pekişir yanlışları çıkar doğruları bulunur. Ya da herkes konuşur ama uzun süre sonuç alınamaz , sonuç alındığında da tıpkı sakızı koyulttuğumuz gibi problemi de koyultur çözeriz.” Birkaç yıldır kamuoyunda konuşulan 3600 ek gösterge de tıpkı sakızın koyulaştığı gibi laf da koyulaşmıştır. İyi kötü bir sonuca doğru gidilmiştir. Fakat EYT konusunda sakız ne koyulaşmıştır ne de çürümüştür. Çürüyen sakız ağızda dolaştıkça tadı kıvamı lezzeti bittiğinden tükürülür atılır. Şu ana kadar EYT çalışmalarında sakız çürümeye doğru gitmektedir. Görelim bakalım ne olur.
Kahvelerde değişik mekanlarda insanların bir arayışa gelerek günlerce konuşması da sonuçsuz sakız çiğnemeye yorumlanır , herkes konuşur , sonuç yok. Bazıları bu şekilde sohbette lafın dibine vurduk dese de bazıları konuşulan lafın içine eder , ortamı çürüyen bir sakız haline getirir. Çenemizi , dilimizi , lafımızı hep doğru yönde kullanıp cıvık bir sakızı çiğnenecek kıvama getirirmiş gibi hareket etmeliyiz ve toplumun istediği yönde sonuç almalıyız.