Hayırlısıyla yeni bir haftaya, yeni bir güne başlamış bulunmaktayız. Herkese işlerinde hayırlı işler, bol kazançlar dileyelim. Geçtiğimiz hafta Cuma günkü yazımızda belirttiğimiz gibi, Avrupa kupası maçları sona erdi. Fenerbahçe, daha önce yazdığımız üzere, kendi saha ve seyircisi önünde 2-0 yenildi. Beşiktaş, deplasmanda 2-1 kaybetti. Galatasaray, Malmö deplasmanında 1 puan çıkardı. Konferans Kupası’nda ise Başakşehir deplasmanda galip gelerek yüzümüzü güldürdü. Galatasaray %80, ilk 8 takım arasına girmeyi garantiledi. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın durumu ise 2 maç sonunda belli olacak. Belki play-off’lara kalacaklar, belki de kalamayacaklar. Türk futbolunun durumu içler acısı, bu maçlar gün yüzüne çıkarmış oldu. Sağlık olsun diyelim.
Suriye, 54 yıllık Esad yönetiminden nihayet kurtuldu. Suriyeliler, özgürlüğün ve bağımsızlığın sevincini tüm ülkede kutlamaya başladı. Suriyeliler, Esad’ın zulmünden, işkencesinden, ölümünden kaçıp dünyanın çeşitli ülkelerine sığınırken, özellikle Türkiye, 4 milyonun üzerinde sığınmacı kabul ederek büyük bir rekora imza attı. Bu sığınmacılar, yurdumuzun çeşitli yörelerine dağılarak bir kısmı yakın akrabalarına, bir kısmı kamplarda, bir kısmı çadır kurarak Türkiye’nin maddi ve manevi desteğiyle geçinirken, bir kısmı da tarlada, bağda, bahçede, fabrikalarda çalışarak geçimini temin etmeye çalıştı. Türkiye, 30 kilometre içeride bir tampon bölge yaparak bir kısmını buralara gönderdi. Geçtiğimiz günlerde Özgür Suriye Ordusu ve Suriye Milli Ordusu, çeşitli kollardan Suriyeli rejimini yıkıp Suriyelileri özgürlüğüne kavuşturdu. Beşer Esad, ailesiyle birlikte Rusya’ya kaçtı. Beşer Esad’ın sonu da kaçmasaydı, Saddam Hüseyin ve Libya lideri Kaddafi gibi olacaktı. Suriye sokakları canlandı, esnaf alışveriş yapmaya başladı. Herkes, her inançtan olan Suriyeliler, ibadetlerini rahatça yapmaya başlarken televizyonlardan seyrediyoruz. Cuma günü, Müslümanlarca kutsal olan Emevi Camii’ni hınca hınç doldurdular, namaz kıldılar.
Esad rejiminin zulmünü, Şam yakınlarındaki cezaevlerinde, ışıksız, rutubetli, yataksız, ranzasız odalarını, işkence aletlerini tek tek izliyoruz. Rejim karşıtı olan her kim varsa mutlaka işkence görüp aylarca, yıllarca işkencelere dayanabilen yatmakta, dayanamayanlar ise topluca gömülmekte, ailesine ve yakınlarına hiçbir haber verilmemektedir. Televizyonlarda izliyoruz. Suriye’ye dönen vatandaşlar, gazeteciler, televizyoncular kameralar karşısında gözyaşlarını tutamazken herkesin sevinç ve gözyaşları hakim olmakta. İnşallah Suriye bundan sonra özgürlüğüne kavuşur ve burada fetheden çeşitli kavimler ve güçler birlik beraberlik olurlar. Bundan sonra çatışmalara meydan vermezler, Suriye’yi yabancı güçlere karşı savunabilirler. Suriye özgür, Suriye Ordusu ve Milli Ordu, bir taraftan PKK’nın işgal ettiği, yıllarca halka zulmettiği, evlerden dışarı çıkarmadığı, Münbiç, Rakka gibi Fırat’ın doğusundaki ve batısındaki PKK’lıları da sürüp atar; PKK zulmünden, işkencesinden tüm Suriye’yi kurtarmış olurlar. PKK’nın, güneydoğu ve Hatay gibi yörelerimize de sızmasını, askerimize zayiat vermesini önlemiş oluruz.
Bütün Suriyeliler, başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere askeri ve mülki erkâna teşekkür ediyor. Suriye’de, özellikle Halep gibi yörelerde Türk bayrağının çekilmesi izlenmesi bizim için de büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Halep yıllarca Osmanlı toprağı olarak kalmış, Türk izleri burada hala silinmemiştir. Dünya, birlik ve beraberlik olarak Beşer Esad’ı tutuklayıp yargılamalı, idama mahkûm etmeli. Bunca yıllık yaptığı işkence ve zulmün hesabı kat be kat sorulmalıdır. Yıllarca Suriye’yi karıştıran Esad rejiminin yanında duran başta İran ve Rusya olmak üzere Türkiye’nin özgür Suriye halkının kararlı tutumu sayesinde seslerini çıkaramamış, kendi düştükleri kuyuda boğulmuşlardır. İran ve Rusya’dan sonra sırada Amerika Birleşik Devletleri de vardır. Unutmamak gerekir ki, bunca yıldır DAEŞ, PKK ve PYD sayesinde kurtulacağız diyen Amerika Birleşik Devletleri, PYD ve PKK’ya her türlü maddi manevi silah, araç gereç yardımını esirgememiş, onları eğitmiştir. Türkiye artık sınırlarında, yakınlarında terör devleti istemiyor. Kendi güvenliğini kendisi alırım diyerek, başta Suriye’de, Irak’ta, İran sınırlarımızda 7/24 Mehmetçiğimiz ve silahlı kuvvetlerimiz, PKK ve PYD’ye aman vermeyerek bir tek terörist daha kalmayıncaya kadar bu mücadeleye devam edeceğine dair kararlık ve azim göstermektedir.
Suriye’nin özgürlüğüne, bağımsızlığına kavuşmasına hayırlı uğurlu olsun derken, bu günlük bu kadar. Çarşamba günü başka bir konu ve konularda buluşmak dileğiyle, şen ve esen kalın.